Miras Hukuku
Miras Hakkı ve Miras Hukukunun Genel Tarifi
Miras hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın bireylere tanıdığı en temel haklardan biridir. Miras hakkı, mülkiyet hakkının düzenlendiği madde içerisinde düzenlenmiş olup, mirasçının mrias hakkı hiçbir gerekçeyle ortadan kaldırılamaz. Ancak, 47241 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiş olan “mirasçılıktan çıkarma” ya da “mirası ret” gibi işlemler bu kuralın istisnalarını oluşturmaktadır.
Miras hukukunun ilgi alanının temel bir izahatini yapmak gerekirse; miras hukukunun genel olarak “ölüm sonrasında, ölenin malvarlığı değerlerinin mirasçılar arasında paylaştırılması hukuku” olarak tarif edilmesi mümkündür.
Gerçek bir kişinin ölümü halinde (muris), bu kişinin yasal (yasada ‘mirasçı’ oldukları hüküm altına alınmış olan kimseler yasal mirasçıdır) ya da seçimlik (mirasbırakan kimsenin kendisinin seçmiş olduğu) mirasçıları mirasbırakandan kalan malvarlığı değerlerini yasal olarak bölüşürler. Bu durumda, ölen kişiye mirasbırakan, bölüşülecek olan malvarlığı değerine tereke, ve malvarlığı değerinin bölüşümünün yapılacağı ardıl kişilere ise mirasçı veya varis denir. Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesine göre, “mirasçıların tümü, murisin ölümüyle terekeyi bir bütün olarak kanun gereğince” edinirler. Keza; murisin tüm ayni haklarını, alacak haklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazları üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar. Elbette, MURİSİN BORÇLARINDAN DA SORUMLUDURLAR. Miras hukuku bakımından gözden kaçan en önemli hususlardan biri de, mirasçıların yalnızca malvarlığı değerlerini değil, mirasbırakanın borçlarını da sahiplenmek zorunda oluşudur. Mirasçılar mirasbırakanın borçlarından, PAYLAŞMADAN SONRA DAHİ, BEŞ SENE MÜHLET İLE ortaklaşa (müteselsilen) sorumludur.
Özellikle son yıllarda, dünyanın git gide uluslararası hukuka daha aşina hale gelmesiyle birlikte, uluslararası evliliklerin de sayısı çoğalmıştır. Bu durum da, beraberinde pek çok sorun ve sonucu getirmenin yanı sıra, evlilik birliğinden doğan “miras hukuku”nun sonuçlarını da doğurmaktadır. Eşlerin farklı devletlerin vatandaşlıklarından olması halinde yapılmış olan evlilikler hakkında, eşlerin ortak oturma yerleri hukuk düzeni uygulanacaktır.
Yasal Mirasçılar Kimdir?
Yasal mirasçılar, Türk Medeni Kanunu’nda 3 zümre halinde sayılmıştır:
- Zümre : Mirasbırakanın altsoyu (çocukları, torunları, torunlarının çocukları)
- Zümre : Mirasbırakanın anne ve babası, anne veya babasının ölmüş olması durumunda, ölen anne veya babanın miras payı kadar dağıtılmak üzere kardeşleri
- Zümre : Mirasbırakanın büyük anne ve babası, hayatta değillerse, hayatta olmayanlara düşen pay kadar onların altsoyları
Kural şudur ki, BİR ÜST ZÜMREDEN HERHANGİ BİRİ HAYATTAYSA, BİR ALT ZÜMREYE MİRAS GEÇMEZ. Örneğin, 1. Zümreden yalnızca tek bir altsoy dahi hayatta olsa, miras 2. Zümre mirasçısı olan ana babaya geçmeyecektir. Bu olasılıkta tüm miras, 1. Zümre mirasçısı olan kişiye kalacaktır.
Sağ kalan eşin durumu da incelenmesi gereken bir durumdur. Muris öldüğü sırada evliyse, EŞİ DE MİRASÇIDIR. Eşin mirasçılığı, yukarıdaki gibi bir sınırlamaya bağlı değildir. Yani, eşin mirastan pay alabilmesi bir üst zümrede hiç mirasçı bulunmamasına bağlı değildir. Eş her şekilde miras alır. Fark şudur ki, eşin mirastan ne kadar pay alacağı, mirası hangi zümre ile paylaşacağına göre değişir.
Sağ kalan eş, mirası 1. Zümre ile paylaşıyorsa, TÜM MİRASIN ¼’ÜNÜ ALIR. 2. Zümre ile paylaşıyorsa, tüm mirasın ½’sini, 3. Zümre ile paylaşıyorsa ¾’ünü alır.