Kahramanmaraş Ağır Ceza Mahkemesinde Reşit Olmayanla Cinsel İlişki (Görevsizlik kararı ile Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı) Suçundan açılan kamu davasında verilen BERAAT kararı ile ilgili Yerel Mahkemenin gerekçeli kararı aşağıda gösterilmiştir. Sevgili okuyucularımız ve meslektaşlarımız yararlanabilirler. Sevgilerle...

 

 

T.C.
KAHRAMANMARAŞ
5. AĞIR CEZA MAHKEMESİ                                  * BERAAT *


DOSYA NO : 2019/94 Esas
KARAR NO : 2019/400
C.SAVCILIĞI ESAS NO : 2018/4966

GEREKÇELİ KARAR
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

 

DAVACI : K.H.
KATILAN : Aile Ve Sosyal Polikitalar İl Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. H... S.....Ş
KATILAN : E..... D....
KATILAN : S..... D.......,
SANIK : M....... A..... .....K,

SUÇ : Reşit Olmayanla Cinsel İlişki
SUÇ TARİHİ : 29/03/2018
SUÇ YERİ : Kahramanmaraş / Merkez
KARAR TARİHİ : 12/12/2019

Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İDDİA: Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 22/10/2018 tarih ve 2018/4966 esas sayılı iddianamesi ile; sanığın TCK'nın 104/1, 53 maddeleri gereğince cezalandırılması talebi ile mahkememize kamu davası açılmıştır.


MÜTALAA: İddia makamı esas hakkındaki mütalaasında: mağdur Ezgi D.....'un olay sonrasında alınan adli muayene raporunda darp ve cebir izine rastlanılmadığının belirtildiği, mağdur ve sanığın aynı doğrultudaki beyanlarından anlaşıldığı üzere sanığın mağduru olay sonrasında okula bıraktığı, cinsel istismara uğramış bir mağdurun olayın akabinde kendisine yönelik eylemleri gerçekleştiren sanık ile birlikte hareket ederek kendisini okula bıraktırmasının ve adli makamlara suç ihbarında bulunmamasının, sanıkla arkadaşı olan tanık Mislina Ö..... aracılığıyla da olsa görüşme sağlamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, mağdurun öğrencisi olduğu okulda müdür yardımcısı olarak görev yapan tanık Gülcan G...'ün beyanında, mağdurun rızasıyla sanıkla birlikte olduklarını kendisine söylediğini beyan ettiği, sanığın tüm aşamalarda mağdurun rızası ile eylemin gerçekleştiğine yönelik savunması ve mağdurun suç tarihinde 17 yaşında olması da dikkate alındığında, atılı suçun reşit olmayanla cinsel ilişki kapsamında kaldığı, sanığın ikrarı, mağdurun cinsel ilişkinin gerçekleştiğine dair beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan mağdur Ezgi D.....'la cinsel ilişkiye girerek atılı suçu işlediği ve mağdurun da bu eylem sonrasında sanıktan şikayetçi olduğu anlaşıldığından, sanık Mehmet A....'ın eylemlerine uyan TCK'nın 104/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına, hakkında TCK'nın 53. maddesi uyarınca güvenlik tedbirlerine hükmolunmasına karar verilmesi görüşünde bulunmuştur.


SAVUNMA:
Sanık mahkememizdeki savunmasında: "mağdur ile sosyal medyadan tanıştık, sevgili olduk, görüşmeye karar verdik, daha sonra mağdur ile ciddi düşündüğüm için kendisine eski sevgilileri ile neler yaşadığını sordum o da eski sevgililerim ile öpüşüp seviştim, kendimi ellettim dedi, ayrıca amcasının da kendisine tecavüz ettiğini söyledi, kendisi de bakire olup olmadığını bilimiyordu, daha sonra bulumşamaya karar verdik, buluştuk, bizim eve gittik ancak üzerime kalır korkusu ile beni öplesine dahi izin vermedim, hiç birşey yapmadık, evde aramızda herhangi bir cinsellik yaşanmadı, oturup konuştuk, sonra ben kendisini okula bıraktım, sonra kendisi bana ben seni görünce seninle herşey yapasım geliyor, seni istiyorum dedi, daha sonrasında telefonla konuşurken sevişmeye karar verdik, sabah saat 07:00 da mağduru aldım, Doğukentte baş bir zeytinliğe gittik, araçta önce öpüştük, mağdur bana seninle daha ileri gitmek istiyorum dedi, hiç bir zorlama olmadan aracın arka koltuğuna geçtik, önce mağdur pantolonunu çıkarttı, ben de çıkarttım, cinsel organım mağdurun cinsel organına girmeden bacağının arasına sürtündüm, cinsel organına sürtünmedim, cinsel organımı onun cinsel organına sokmadım, mağdur iç çamaşırını da çıkarmıştı, ben bacağına sürtündüm, cinsel organına sürtünmedim dahi sonra üzerimizi giyinip kendisini okula bıraktım, zorla yapmış olsam kendisini neden okula bırakayım, daha sonra mağdur ile ayrıldıktan sonra kendisi bana sen artık benim kocamsın, benimle evlenmek zorundasın bir yere kaçamazsın dedi, ben de korktuğum için kendisine ben seninle ilişkiye girmedim, sen zaten bakire değilsin, amcan sana tecavüz etmiş, kızlığını bozmuş dedim, sonra beni emniyete götürdüler, ben emniyette de size anlattığım şekilde anlattım, ben mağdur ile ilişkiye girmedim, sadece seviştim, sevişmekten kastım belirttiğim gibi arka koltukta bacağına sürtünmemdir, o sırada da boynundan öpüyordum, başka yaptığım birşey yoktu, o da kendi rızası ile oldu" şeklinde beyanda bulunmuştur.


SÖZLÜ DELİLLER:
KATILAN E.... D...... MAHKEMEMİZDE ALINAN İFADESİNDE: "Sanık ile arkadaşım taşıntırdı, arkadaşımın eski sevgilisiymiş, telefonla sanık ile konuştuk, gezdik, gezdikten sonra kendisi buluşup sevişmek istedi, ben kabul etmedim, hayır olmaz dedim, bana gezelim sonra seni okula bırakalım dedi, gezdik kendisi beni zeytinlik bir alana götürdü, nereye götürdüğünü sordum, herzaman gittiği bir yere götürdüğünü söyledi, ben önce inmek istedim, kendisi indirmedi, arabadan indirmedi, daha sonra beni zorla öpmeye başladı, kıyafetlerimi çıkarmaya başladı, ben olmaz dedim, bağırdım ancak orada ev yoktu, uzakta ikitane ev vardı, oradan da sesim duyulmazdı, sonra arabanın içinde zorla cinsel organını benim cinsel organıma iki kez sokup çıkardı, ben kendimi kasınca sokamadı, bacağıma biraz sürtünüp boşaldı, sanık cinsel organıma organını soktuğunda olay anında bir kanama fark etmedim ancak sonrasında iç çamaşırımda kanama olmuştu, o iç çamaşarımı polislere vermiştim, ben olay anında bakireydim, sanığın bahsettiği gibi daha öncesinden amcamın bana tecavüz etmesi gibi bir durum söz konusu olmadı, ben sanığa böyle birşey anlatmadım, sadece kuzenimin bana elle tacizde bulunduğunu anlatmıştım, kuzenim ile adliyeye yansıyan bir durum olmamıştı, yine sanığın bahsettiği gibi zeytinlikteki bu olaydan önce sanığın evine gitmedik, sadece evinin önünden geçmiştik, ben araç ile zeytinliğe giderken arka koltukta oturuyordum, zeytinliğe gelince sanık şoför koltuğundan inip arka koltuğa yanıma geldi, ilk öncebeni yatırdı, ayakları ile ayağıma bastırdı, bir eliyle ellerime bastırdı, sonra bir eliyle kıyafetlerimi çıkarttı, beni tamamen soydu, ben o sırada çırpınıyordum, bağırıyordum ancak aracın camlarının kapalı olması ve araç içerisinde olduğumuzdan kimse sesimi duymuyordu, orası dağın tepesinde zeytinlik bir yerdi, yazlık bağ evlerinin olduğu kısımdı, sanıktan şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum" şeklinde beyanda bulunmuştur.


KATILAN S.... D..... MAHKEMEMİZDE ALINAN İFADESİNDE: "Ben olayı karakolda öğrendim, sanıktan şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum" şeklinde beyanda bulunmuştur.


TANIK G....N G.... MAHKEMEMİZDE ALINAN İFADESİNDE: "Ben M....e H....n meslek ve Teknik Anadolu Lisesi müdür yardımcısıyım, aynı zamanda biyoloji dersine giriyorum, ilk saat dersim vardı, olay günü derste iken Ezgi ve arkadaşı Mislina'nın telefonla oynadıklarını gördük, telefonlarının kapalı olması gerekiyordu, Mislina'nın telefonunu istedim, vermek istemedi, sonra telefonunu aldım, ekranda bir mesaj vardı, erkek arkadaşına mesaj yazmış, biliyormusun Akif, Ezgi'yi patlatmış haberin varmı diye mesaj yazmıştı, tenefüste Ezgi ve Mislina'yı çağırdım, Ezgi başından geçenleri anlattı, biz onu rapor tutup çocuk polisini çağırdık, Akif ile kendisini birinin tanıştırdığını, Pazartesi tanıştıklarını, Perşembe günü birlikte olmaya karar verdiklerini, birlikte arabanın içinde bir eylem gerçekleştirdiklerini anlattı, Ezgi isteyerek araç ile gittiğini ve sanık ile isteyerek birlikte olduğunu söyledi, bana anlattığına göre kendisi isteyerek cinsel ilişkiye girmeye karar verdiklerini, daha sonra da sanığın kendisine siz alevisiniz, annem seni gelin olarak almaz dediye mesaj aldığını anlattı, tanıklık için ücret talebim yoktur" şeklinde beyanda bulunmuştur.


TANIK MİSLİNA Ö.......R MAHKEMEMİZDE ALINAN İFADESİNDE: "mağdur ile sanığı ben tanıştırmıştım, daha doğrusu sosyal medya hesaplarını birbirlerine vermiştim, onlar o gün akşama kadar konuşup birbirlerine telefon numaralarını vermişler, sonra buluşmuşlar, daha sonra ne olduğunu ben bilmiyorum, okuldayken Ezgi ağlayarak benim yanıma geldi, bana sarılıp ağladı, beraber levaboya gittik, bana iç çamaşırını gösterdi, iç çamaşırında 3-4 damla kan vardı, Akif'le sabah 06:30-07 civarında buluştuklarını, sanıkla arabada birlikte olduklarını söyledi, kendisinin istemediğini, sanığın zorla kendisiyle birlikte olduğunu söylemişti, ben de sanık Akif'e ne yapmaya çalıştın diye mesaj attım, onun cevap olarak ne yazdığını hatırlamıyorum, ben Akif ile derste konuşurken öğretmen telefonu farketti, mesajlarımızı okudu, durumu öğrendi, tanıklık için ücret talebim yoktur" şeklinde beyanda bulunmuştur.


YAZILI DELİLLER:
Genel adli muayene raporları,
Mağdur hakkında düzenlenen adli muayene raporu,
Araç teslim tutanağı,
Necip Fazıl Şehir hastanesinin cevabi yazısı,
K.Maraş Adli tıp Şub. Müd. nün raporu.
Sanığın nüfus ve adli sicil kaydı dosya arasındadır.


DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dosyada toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2018/4966 esas numaralı iddianamesiyle sanığın mağdureye yönelik reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ve Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2018/822 esas 2018/945 karar numaralı kararı ile sanık hakkında TCK'nın 103/2 maddesi uyarınca yargılama yapılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ise de;
Sanık ile mağdurenin sosyal medya üzerinden tanıştıkları ve görüşmeye başladıkları ,olay tarihinden yaklaşık bir hafta önce sevgili oldukları, 30/03/2018 tarihinde, dosya kapsamında tanık olarak dinlenen ve mağdurenin okuduğu okulun müdür yardımcısı ve biyoloji öğretmeni olan Gülcan G....k tarafından mağdure ve dosyada tanık olarak dinlenen arkadaşı Mislina'nın derste telefonla uğraştıklarının fark edilmesi üzerine, tanık Gülcan'ın mağdure ile konuştuğu, mağdurenin tanığa, sanıkla cinsel ilişkiye girdiklerini ancak sanığın kendisine ''siz alevisiniz seni gelin olarak almam'' diye mesaj attığını beyan etmesi üzerine ,durumun kolluk kuvvetlerine haber verildiği ve bu şekilde olayla ilgili soruşturma başlatıldığı anlaşılmış,
Mağdurenin aşamalardaki beyanlarında sanıkla bir haftadır tanıştıklarını, olay günü sanıkla buluştuklarını, sanığın arabayla kendisini zeytinlik bir alana götürdüğünü ve burada kendisi ile zorla ilişkiye girdiğini, sanığın cinsel organının kendisinin ön cinsel organına girdiğini, okula gittiğinde lavaboda cinsel organından kan geldiğini fark ettiğini, olayı okul müdür yardımcısı Gülcan hocasına anlattığını, daha sonra sanıkla görüştüğünde sanığın, sen alevisin senle evlenmeyeceğim dediğini, sanıktan şikayetçi olduğunu beyan etmiş,
Sanık aşamlardaki savunmalarında; mağdure ile sevgili olduklarını, ikinci görüşmelerinde mağdurenin de rızasıyla birlikte olduklarını, mağdurenin cinsel organından kan gelmediğini, mağdure bakire çıkmadığı için onunla evlenmekten vazgeçtiğini beyan etmiş ,
Mağdurenin olayı anlattığını söylediği okul müdür yardımcısı Gülcan Gök' ün tanık olarak alınan beyanlarında, mağdurenin kendisine sanık ile tanıştıktan sonra beraber olmaya karar verdiklerini, sanığın arabasına zorla binmediğini söylediğini beyan etmiş ,
Mağdure hakkında olayın akabinde alınan iç beden muayenesi raporuna göre mağdurede herhangi bir darp cebir izine rastlanılmadığı, mağdurenin vajinal muaynesinde herhangi bir kanama görülmediği, eski yırtık izlenmediği, kaideye ulaşmayan şüpheli alan tespit edildiği bildirilmiş, bu rapor üzerine Mahkememizce Kahramanmaraş adli tıp şube müdürlüğünden alınan rapora göre ise, mağdurenin kızlık zarı muayenesinde yırtık izlenmediği, kanama görülmediği, saat 2-3 hizasında şüpheli alan mevcut olup kaideye uzanmadığı, ilgili şüpheli alanın cinsel istismar olayının tıbbi delili olup olmadığı hususunda görüş verilemeyeceğinin bildirildiği anlaşılmış olup;


Buna göre; aşamalarda alınan, çelişki içermeyen ve sebat gösteren sanık savunmaları, mağdurenin olayı anlattığı okul müdür yardımcısı olan hocasının beyanları, mağdure hakkındaki muayene raporları ile mağdurenin olayın akabinde sanıkla okula döndüğü, olaydan sonra sanığı arayarak konuşmak istediği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; mağdurenin kendisine cinsel istismarda bulunduğunu iddia ettiği sanık hakkında kolluk kuvvetlerine başvurmak yerine olayın akabinde birlikte okula gitmesinin ve daha sonra sanıkla görüşmek için sanığı aramasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, eylemin mağdurenin rızası hilafına işlediğine dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, bu haliyle mağdurenin suç tarihindeki yaşına göre eylemin cinsel istismar suçuna vücut vermeyeceği ,sanığın eyleminin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu ve sanığın bu suçtan cezalandırılması gerektiği yönündeki iddianame ile aynı doğrultudaki mütalaaya göre yapılan değerlendirmede ise; mağdure hakkında düzenlenen Kahramanmaraş adli tıp şube müdürlüğünün raporuna göre mağdurenin kızlık zarı muayenesinde yırtık izlenmediği, kanama görülmediği, saat 2-3 hizasında şüpheli alan mevcut olup kaideye uzanmadığı, ilgili şüpheli alanın cinsel istismar olayının tıbbi delili olup olmadığı hususunda görüş verilemeyeceğinin bildirildiği dikkate alındığında, reşit olmayanla cinsel ilişki suçu açısından 'cinsel ilişki' nin varlığının kabul edilebilmesi için cinsel anlamda tam bir birleşmenin gerçekleşmesi gerektiği, somut olayda sanık da kolluk ifadesinde mağdurun cinsel organın bir kez girip çıktığını beyan etmiş ise de, sanığın bu beyandan farklı olarak duruşmadaki mağdurenin bacağının arasına sürtündüğüne dair savunmaları ve mağdurenin kızlık zarında yırtık olmadığına, kanama olmadığına dair rapor karşısında, sanık savunmaları mağdur beyanları ve adli tıp raporu içeriğine göre bu hususta şüphe bulunduğu, bir an için reşit olmayanla cinsel ilişki suçu açısından teşebbüs akla gelse de, teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için sanığın elinde olmayan nedenlerle eylemini gerçekleştirmesine engel olan ve dosya kapsamına yansıyan herhangi bir dış faktörün de bulunmadığı, bu haliyle de reşit olmayanla cinsel ilişki suçuna teşebbüs hükümlerinin de somut olayda uygulanma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmakla, sanığın gerek iddianamede üzerine atılı reşit olmayanla cinsel ilişki ve gerekse görevsizlik kararı ile çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediğine dair, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delile rastlanılamadığı anlaşılmakla sanığın atılı eylemden dolayı beraatine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Her ne kadar sanık Mehmet A... Ç.....'ın hakkında iddiaanamede üzerine atılı "Reşit Olmayanla Cinsel İlişki (Görevsizlik kararı ile Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı) suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle Mahkememize kamu davası açılmış ise de; sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delile ulaşılamadığı anlaşıldığından CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince BERAATİNE,
2-Sanık yargılamada kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.450 TL maktu vekalet ücreti takdiri ile sanık lehine hazineden tahsiline,
3-Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,
Dair, sanık, sanık müdafii, katılanlar ve katılan Ezgi vekili ile katılan Aile ve Çalışma Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili Av. H...r S.....'ın yüzüne karşı, C. Savcısı M.... ....M (194877) huzuruyla görüşe aykırı olarak huzurda bulunanlar yönünden hükmün tefhiminden itibaren 7 gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunulup zapta geçilmek ve hakime onaylattırılmak suretiyle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/12/2019

silahli-teror-orgutune-uye-olma-sucundan-beraat-karari

                          Kahramanmaraş Ağır Ceza Mahkemesinde Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçundan açılan kamu davasında müvekkile verilen BERAAT kararı ile ilgili Yerel Mahkemenin gerekçeli kararı aşağıda gösterilmiştir. Sevgili okuyucularımız ve meslektaşlarımız yararlanabilirler. Sevgilerle...

 

T.C.
KAHRAMANMARAŞ
2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

"TÜRK MİLLETİ ADINA"
"KARAR"
BERAAT

DOSYA NO : 2019/190 Esas
KARAR NO : 2019/307
C.SAVCILIĞI ESAS NO : 2019/3529

 

DAVACI             : K.H
SANIK               :.SADIK G.....K,
MÜDAFİ            :.Av. ÖMER FARUK ARDIÇ, İsmetpaşa Mahallesi 36010.Sokak Gülpak 2 Apt. Kat:3 No:5 Dulkadiroğlu/ Kahramanmaraş
GÖZALTI TARİHİ : ....
TUTUKLAMA TARİHİ : ......


SUÇ                   :  Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme
KARAR TARİHİ : 18/09/2019
Yukarıda açık kimliği yazılı sanık Sadık G....k hakkında TÜRK MİLLETİ ADINA mahkememizde yapılan yargılama sonucunda:


GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
A)İDDİANAME:
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 16/05/2019 tarih ve 2019/3529 Esas sayılı iddianamesi ile; sanığın silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işlediği gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu 314/2, 220/7, 3713 S.K'nun 5/1 Md, 5237 S.K'nun 53/1, 58. Maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle mahkememizde kamu davası açılmıştır.


SAVUNMA:
SANIK SADIK G..K 18/09/2019 TARİHLİ CELSEDE MAHKEMEMİZDE ALINAN SAVUNMASINDA: "2015 yılı Eylül ayından Şehit Ahmet Altun Çok Programlı Lisesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak çalışmaktayım, 2010 yılı ile 2014 yılları arasında Kocaeli/Gebze ilçesinde bulunan Marmara Işık isimli dershanede çalıştım, 2007-2010 yılları arasıda herhangi bir yerde çalışmadım, birkaç ay Milli Eğitim'de ücretli öğretmen olarak çalıştım. 2006-2007 yılları arasında Samsun'da bulunan Sakarya Dershanesi'nde çalıştım, 2006 yılı öncesinde ise öğrenciydim. Marmara Işık ve Sakarya isimli Dershanelerin bu yapı ile irtibatlı olduğunu sonradan öğrendim, dershanelerde çalıştığım dönemlerde maaşı Bank Asya aracılığıyla yatırılıyordu, bundan dolayı bu bankada kendileri hesap açtı, maaşım bu hesaba yatmaktaydı, ufak tefek birikimlerim de burada kalıyordu, talimatla para yatırmadım, bize talimatla para yatırılması konusunda telkinde bulunan olmadı ancak basından duymuştum, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, öncelikle beraatimi, Mahkeme aksi kanaatte ise lehime olan tüm kanun hükümlerinin uygulanmasını talep ediyorum. Hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine rızam vardır" şeklinde savunmada bulunmuştur.


1-YAZILI DELİLLER:
1-Sanığın Sgk hizmet dökümü,
2-Bank Asya kayıtları,
3-Sanık hakkında tanzim edilen mali analiz raporu,
4-Sanık hakkında TEM Şube Müdürlüğü'nce düzenlenen 29/04/2019 tarihli tutanak,
5-HTS inceleme tutanağı,
6-Sanığa ait nüfus ve adli sicil kayıtları dosya içerisinde delil olarak mevcuttur.


DEĞERLENDİRME:
Her ne kadar sanık Sadık GÖK hakkında ''FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme'' suçundan kamu davası açılmış ise de yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2006/3-35 E.N, 2006/97 K.N sayılı kararında da değinildiği üzere, Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan "in dubio pro reo" kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmiş olmasıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu budur. Bu nedenle ceza yargılamasında mahkûmiyet kararı verilebilmesi için davaya konu suçun bizzat sanık tarafından işlenmiş olduğunun kesin delillerle ispat edilmiş olması gerekir. Suçluluk konusundaki şüphe sanık lehine değerlendirilmelidir. Suçluluğu kesin delillerle ispat edilmedikçe bu konudaki şüpheye dayanılarak sanığın mahkûmiyetine karar verilemez.


Bu kapsamda yapılan değerlendirmede;
Her ne kadar sanığın örgütle iltisaklı eğitim kurumlarında 2006-2014 yılları arasında çalışma kaydı tespit edilmiş ise de bu durum sanığın ekonomik hayatını devam ettirme noktasında çalışma özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek sanık hakkında aleyhe değerlendirilmemiştir.


Sanığın dosyadaki mevcut Bank Asya hesap hareketlerinin incelenmesinde; her ne kadar sanığın 10.01.2014 tarihinde altın ve katılım hesabı açtırdığı, yine aynı tarihte katılım hesabına 9.387,99 TL yatırdığı tespit edilmiş ise de sanığın 2007 yılından itibaren bankada hesabının olduğu ve 2010, 2011,2012 tarihlerinde de birçok XAU, USD ve TL hesapları açtırdığının görüldüğü, ilk talimat tarihinden önce ve bankaya TMSF'nin el koymasından sonra da sanığın söz konusu bankayı aktif bir şekilde kullandığı, sanığın banka hesabı maaş hesabı olduğu, talimatlardan önceki tarih olan 16.09.2013 tarihinde de sanığın 6.595,66 TL karşılığı altın alma işleminin olduğu, talimat dönemlerinde bankadaki ay sonu mevcut bakiyesi önceki aylarla kıyaslandığında aleyhe bir artışın tespit edilemediği, bankayı 2016 yılına kadar da aktif bir şekilde kullandığı birlikte değerlendirildiğinde sanığın talimat dönemine denk gelen tarihte bankada hesap açtırma ve para yatırma eylemi sanık aleyhine hükme esas alınmamıştır.


Soruşturma ve yargılama aşamasında sanık aleyhine değerlendirilebilecek başkaca delillerin tespit edilemediği anlaşılmakla her ne kadar sanığın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme suçundan cezalandırılmasına dair kamu davası açılmış ise de; yukarıda gerekçeleri izah edildiği üzere sanığın müsnet örgütle organik bağ içerisinde olduğuna ya da herhangi bir şekilde yardım ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, yeteri kadar inandırıcı, kesin ve somut delil elde edilemediği, sanığın eylemlerinin örgüte yardım suçu açısından aranan unsurları içermediği anlaşılmakla sübut bulmayan müsnet suçtan sanığın beraatine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarı kısımda açıklandığı üzere;
1-Sanık Sadık G.....K hakkında Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde; sanığın müsnet suçu işlediğine dair dosyada her türlü şüpheden uzak, yeteri kadar inandırıcı, kesin ve somut delil elde edilemediği bu nedenle yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı anlaşılmakla, sanığın müsnet suçtan CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince BERAATİNE,
2-Sanığın yargılama aşamasında kendini vekaletnameli müdafi ile temsil ettirdiği anlaşılmakla, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre 5.450,00 TL maktu ücret-i vekaletin hazineden alınarak sanığa ödenmesine,
3-Yargılama masraflarının hazine üzerinde bırakılmasına,
4-Sanığın kamu görevlisi (öğretmen) olması nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 131/3 maddesi gereğince karardan bir suretin Milli Eğitim Bakanlığı'na GÖNDERİLMESİNE,
Dair, sanık ve sanık müdafiinin yüzlerine karşı tefhim tarihinden itibaren 7 GÜN içerisinde mahkememize ya da en yakın mahkemeye dilekçe vermek veya zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanı zapta geçirtmek suretiyle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere (kanun yoluna başvurulmadığı takdirde karar kesinleşecektir), C. Savcısının huzurunda isteme uygun olarak, oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/09/2019

silahli-teror-orgutune-uye-olma-sucundan-verilen-beraat-karari

                      Kahramanmaraş Ağır Ceza Mahkemesinde Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçundan açılan kamu davasında müvekkile verilen BERAAT kararı ile ilgili Yerel Mahkemenin gerekçeli kararı aşağıda gösterilmiştir. Sevgili okuyucularımız ve meslektaşlarımız yararlanabilirler. Sevgilerle...

 

T.C.
KAHRAMANMARAŞ
4. AĞIR CEZA MAHKEMESİ                              ***BERAAT***

 

DOSYA NO : 2018/321 Esas
KARAR NO : 2019/109
C.SAVCILIĞI ESAS NO : 2018/1771

GEREKÇELİ KARAR
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

 

DAVACI : K.H.
SANIK : HACI ABDULLAH K.....N,
MÜDAFİİLER :Av. ÖMER FARUK ARDIÇ, İsmetpaşa Mahallesi 36010.Sokak Gülpak 2 Apt. Kat:3 No:5 46100 Dulkadiroğlu/ KAHRAMANMARAŞ
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
SUÇ TARİHİ / SAATİ : 02/03/2017
SUÇ YERİ : KAHRAMANMARAŞ
KARAR TARİHİ : 05/04/2019

Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememizde yapılan yargılama sonucunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Kahramanmaraş Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun 16/03/2018 tarih ve 2018/1771 sayılı idddianamesiyle;"Sanığın Kahramanmaraş ilinde öğretmen olarak görev yapmakta iken terör örgütü ile iltisakı olduğu gerekçesiyle KHK ile ihraç edildiği, FETÖ/PDY örgütü ile iltisakı bulunup KHK ile kapatılan Aktif Eğitimsen sendikasına üye olduğu, yine örgüt ile iltisakı bulunup KHK ile kapatılan Elbistan Eğitimciler Derneği'ne üye olduğu, FETÖ terör örgütüne müzahir finans kuruluşu olan Asya Bank isimli finans kuruluşunda 25/01/2005 açılış tarihli hesabının bulunduğu, 2013 yılı Aralık ayında 16.599 TL, 2015 Haziran ayında 17.052 TL, 2015 yılı Eylül ayında 19.209 TL hesap hareketliliklerinin bulunduğu, Sanık hakkında 28/09/2016 tarihli ihbarda; şüphelinin FETÖ üyesi olduğunun belirtildiği, ihbarcının alınan ifadesinde; şüphelinin öğretmen olduğunu, 2017 yılı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermeyin, HDP'ye oy verin şeklinde konuşmalar yaptığını, Fetullah Gülen hakkında olumlu konuşmalar yaptığını, Cumhurbaşkanının haksız olduğunu, Fetullah Gülen'i savunduğunu, etrafındakileri örgüte ait okullara çocuklarını kaydettirmeleri için yönlendirdiğini beyan ettiği, Okul Müdür Yardımcısı Salman Malkoç'un alınan beyanında; sanığın Aktif Etimsen'e üye olduğunu, öğretmenler odasında hükümet aleyhine konuşmalar yaptığını, idare olarak kendisini uyardıklarını beyan ettiği, sanığın alınan ifadesinde; 2004-2009 yılları arasında Aksu Dershanesinde çalıştığını, Aktifsene üye olduğunu, Bankasya'da hesabının bulunduğunu, örgüt ile bağı olmadığını beyan ettiği, bu şekilde sanığın FETÖ/PDY örgütü içerisinde hareket ederek örgüt üyesi olduğuna dair, yukarıda belirtilen delillerden, sanığın üzerine atılı suçu işlediği yönünde kamu davası açılması için yeterli şüphe olduğu anlaşılmakla" sanığın silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği iddiasıyla mahkememize kamu davası açılmıştır.


SAVUNMA:
SANIK HACI ABDULLAH K......N 02/10/2018 TARİHLİ CELSEDE ALINAN BEYANINDA: " Ben Erzurum Atatürk üniversitesi Fen Edebiyat fakültesine 1887 yılında okumaya başladım 1991 yılında okulu bitirdim. Okul bittikten sonra 1992 yılında Bingöl ´de imam Hatip lisesinde göreve başladım, 2 yıl sonra Kahramanmaraş´a geldim, 2011 yılına Mehmet Gümüşer Anadolu lisesine tayin oldum, açığa alındım, 1 Eylül 2016 tarihi itibari ile de ihraç oldum. Ben Elbistan Eğitimciler derneğine üye olduğumu ilk defa sizden duyuyorum. Ben Elbistan ilçesinde hiç çalışmadım. Ben Elbistan Eğitimciler derneğine hiç üye olmadım.Ben 6 yıl Eğitim Birsen Türkoğlu şubesinde yönetim kurulunda çalıştım. Daha sonra istifa ettim. Mehmet Gümüşer Anadolu lisesine gelmiştim, oradaki arkadaşlar sendika üyeliğim olmadığı için bana boşta kalmamamı sendikaya üye olmamı söylediler, yönlendirdiler, bende emekliliğimin yaklaştığını söyledim ancak sendika ücreti vereceklerini söyledikleri için bizde dayanamadık, 2012 ya da 2013 yılında Aktif Eğitim Sen sendikasına üye oldum. Aktif Eğitim sen sendikası ne zaman açıldı ne zaman kapandı bilmiyorum. Aktif Sen üyeliğim 15 Temmuz darbe girişimine kadar devam etti. Ben bu sendikanın hiç bir faaliyetine katılmadım. Ben bu sendikanın fethullah gülen cemaati ile bağı olduğunu bilmiyordum.


Ben maaşımı en son görev yaparken Halk bankasından alıyordum. Daha önce Yeşilyöre Çok programlı lisesinde görev yaparken iş bankasından maaşımı alıyordum, yani farklı bankalardan maaşımı aldım. Devletimiz bizi nereye yönlendirdiyse bizde maaşımızı oradan aldık. Tarih olarak ne zaman olduğunu bilmiyorum ancak o günün şartlarına göre para transferi yapmak için Bank Asya´dan hesap açtırmıştım. Yakın akrabalarıma ya da başka bir şehre para göndermem gerekti, başka bankadan da yapılabilirdi, ancak o anda orayı tercih ettim. Bank Asya hesabını yatırım amacı ile kullanmadım. Daha önce kayınvalidem vefat etmeden önce tarla parası vardı, bu parayı bize güvendiği için tarlayı sattıktan sonra bize verdi, faizsiz bankaya yatırın dedi, bizde diyanet başkanlığının altında bir banka olduğu için bank asya´ya yattık, kendisi vefat etmeden öncede bu parayı çektik kayın valideme iade ettik. Bank Asya´da açılan katılım hesaplarından bilgim var. Bu bankanın aylık kar payı olduğu için bazen o ay denk gelmediğinde para giriş çıkışı yapılmış böylece her seferinde farklı para yatırılmış hesap açılmış gibi görünüyor. 11/02/2015 - tarihinde 3,500 TL , 22/ 04/2015 tarihinde katılım hesabını ben açtım. 18/11/2015 Tarihinde açılan hesap , Ben Bank Asya hesabımı yaklaşık 2016 tarihine kadar kullandım, ancak yeni para yatırmadık, kayın validemin parasıydı bunu da kayınvalideme yardım amaçlı yatırdım, bize en yakın banka olması nedeni ile götürdük yatırdık. Ben Bankasya dan kimlere para gönderdiğimi şu an da hiç hatırlamıyorum, tahminimce yakın akrabalarımdı. Benim bu para transferlerini terör örgütüne para finansmanlığı olarak yapmadım. Bunca yıllık öğretmenlik hayatımda devletime milletime asla ihanet etmedim. Bundan sonrada devletime bir ihanetim olamaz. Amirlerimden defalarca ödüller aldım, kitaplar çıkardım, bu şekilde fetö ile suçlanmam beni en çok üzen durumdur.


Bank Asya´ya ait kredi kartı kullandım, bunun yanında Halk bankasından da kredi kartı kullandım. Ben ne devletime ne milletime kasıt amaçlı bunu yapmadım, yapmam mümkün değildir, terör örgütü olduğunu bilseydim böyle kurumların yanından dahi geçmezdim. Harcamalarda geçen Cihan Medya olarak geçen ayrıntılar zaman zaman aldığım zaman gazetesine ilişkindir, ancak aldığım tarihleri hatırlamıyorum. Sadece zaman gazetesi almıyordum, diğer gazeteleri de zaman zaman aldığım oluyordu, mesleğim gereği okuyordum. Benim bankasyadan bireysel emeklilik hesabım da mevcuttu. Faydalı olur diye olduk ancak paramızı da alamadık, Ben bu bankanın fethullah gülen cemaati ile olan bağlantısını bilmiyordum. Sonradan öğrendim, 2015 yılında öğrenmiş olabilirim. Kasti bir amacım olmadığı için hesap hakkında bir şey yapmayı düşünmedim, nerden bilebilirdim ki devletimize milletimize sonradan 15 Temmuz hain darbe girişimi yapacaklarını, bilemedim.
2008 yılında yaklaşık bir ay kadar 2 öğretmen 15 öğrenci olarak Danimarka´ya gittik, bir projemiz vardı, Leonardo Di vince projesi vardı, bir hocamla birlikte gittik.
Cafer Ceyhan Mehmet Gümüşer anadolu lisesinde görev yaptığım her gün görüştüğüm bir arkadaşımız, Mesut Aktürk kızımın öğretmeniydi bu şahısları bu nedenlerle tanıyorum.
Mehmet Demirci,Kudret Sökmen,Özkan Tuncer, Rasim Ayaz, Zekeriya Başaran isimli şahısları tanımıyorum. Telefon kayıtlarını inceleyip yazılı beyanda bulunmak istiyorum.
Benim zaman gazetesi aboneliğim olmuştu, benim gazete aldığım dönemlerde en büyük traja sahip gazete zaman gazetesiydi, yine farklı gazetelerde okuyordum, devletimizin kanununda bunlar bir vatandaşlık kanuna uygundu, ama şimdi yapar mısınız derseniz mümkün değildir, çünkü terör örgütü olduklarını gördük, benim için böyle bir suçla buraya çıkmak benim için çok üzücü, bütün hayatım tertermiz ve bir sabah uyanıyorsunuz ihraç edilmişsiniz, benim aklımın inflak ettiği dönemdir, çok şükür devletimize bir şey olmadı, hiç bir yanlışa hiç bir terör grubuna bulaşmadım, ömrümüzü bu güzel memlekette bitiririz diye düşünüyorum. Himmet, kurban, burs adı altında herhangi bir yere bağış yapmadım, cemaate ait herhangi bir sohbet veya toplantıya katılmadım.
Benim FETÖ/PDY ile bağlantım yoktur, öncelikle beraatime karar verilmesini, Mahkeme aksi kanaatte ise lehime olan tüm kanun hükümlerinin uygulanmasını talep ediyorum. Hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine rızam vardır."şeklinde savunmada bulunmuştur.


SANIK HACI ABDULLAH K....N 04/12/2018 TARİHLİ CELSEDE ALINAN SAVUNMASINDA:" Tanığın beyanlarını kabul etmiyorum, tamamıyla bunların hepsi iftiraya dayalı sözlerdir, 24 senelik bir öğretmen olarak devletimizin kanunlarını da biliyorum, hele ki Cumhurbaşkanımıza karşı böyle bir ifadede bulunmam benim akıldan noksan olmamı gösterir, zaten yazılı savunmamda da söylemiştim, beyanları iftiradır, seçimlerde yönlendirme yapmadım, bu şekilde konuşmalar da yapmadım, böyle bir şeyin olması mümkün değildir, bir kişi tek başına çıkıp böyle bir konuşma yapması mümkün değildir, kuru bir iftiradır, Ali Rıza Çam´ın bana ve akrabalarıma karşı duyduğu kinin, nefretin, çekememezliğin sonucudur, benim akrabalarımı işe aldırdığımı varsa kanun ıspatlasın beni de Kıbrıs meydanında ipe assın, kanuna karşı boynum kıldan ince, akrabalarımdan kardeşlerimden müdür yada devletin kademelerinde olan yoktur, Ali Rıza Çam ile aramızda babama karşı geçmişten beri öldürmeye kadar gidecek şekilde husumeti mevcuttur, bunu çevrede biliyor, rahmetli babası da bunu babama bizzat söylemişti, tanığın bu kininin nedeni çekememezliktir, bizim kabile geçmişten beri varlıklıdır, enaniyet söz konusudur," şeklinde savunmada bulunmuştur.


SANIK HACI ABDULLAH K......N 12/02/2019 TARİHLİ CELSEDE ALINAN SAVUNMASINDA:" Bana göstermiş olduğunuz fotoğraflardaki Taner Ay´ın Hacı Abdullah K.... olarak söylediği kişi benim, yine fotoğraflardaki kişiler okulda birlikte çalıştığımız Emre Küçük, Bülent Hoca, Orhan Bayram, Fikret Hocam (felsefe hocası)´dır. Bu ortam okuldaki arkadaşlarımızla zaman zaman kendi aramızda yaptığımız toplantı ve sohbetlerdir, bu sohbetler Fethullah Gülen'le, onun cemaatiyle alakalı bir toplantı değildi. Her meslekte iş arkadaşları ile yapılan bir toplantı gibi bir şeydi, cemaat tarzı sohbet ortamı değildi. Maklubemizi, yemeğimizi yedik, çayımızı içtik, burada devletimize milletimize karşı bir şey yapmadık." şeklinde savunmada bulunmuştur.


SANIK HACI ABDULLAH K.....N 05/04/2019 TARİHLİ CELSEDE ALINAN SAVUNMASINDA:" Mütalaayı kabul etmiyorum, ben hiç bir şekilde bir terör örgütüne geçmişte de yardım etmedim, bundan sonrada yardım etmem, ben terörü Bingöl´de bizzat yaşadım, en yakın arkadaşım şehit oldu, beraatime karar verilmesini talep ederim.
Kesinlikle bu zamana kadar ne teröre ne teröriste yardım etmedim, bundan sonra da etmeyeceğim, 24 yıllık öğretmenlik hayatımda bir yanlışım olduysa beni meydanda assınlar, ben vicdanen rahatım, 4 evlat yetiştirdim, hiç birinin ne devlete ne millete zararı olmamıştır, suçlamaları kabul etmiyorum, beraatime karar verilsin." şeklinde savunmada bulunmuştur.

Yargılama sonucunda;
İDDİA MAKAMI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINDA: " Kovuşturma dosyası ile sair tüm evrakın incelenmesi ile yapılan yargılama sonucuna göre;
Sanık Hacı Abdullah K....n hakkında her ne kadar FETÖ/PDY terör örgütüne üye olma suçundan dava açılmışsa da; Yerleşik Yargıtay kararlarına bakıldığında örgüt üyeliği suçunun oluşabilmesi için;''örgüte üye olanlar,örgütte kurucu veya yönetici konumunda olmayan,örgütün amacına yönelik nedensel hareketi olan,örgüt disiplinine sıkı bağlı,örgüt hiyerarşisi içinde yer alan kişilerdir.Örgüt üyeliği,örgüte katılmayı,bağlanmayı,örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir.Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır.Organik bağ,canlı,geçişken,etkin,faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup üyeliğin en önemli unsurudur.Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de,örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır.Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark,örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.


Sanık Hacı Abdullah K.....'ın Kahramanmaraş ilinde öğretmen olarak görev yapmakta iken terör örgütü ile iltisakı olduğu gerekçesiyle KHK ile ihraç edildiği,
FETÖ/PDY örgütü ile iltisakı bulunup KHK ile kapatılan Aktif Eğitimsen sendikasına 26/11/2012 tarihinden sendikanın KHK ile kapatıldığı tarihe kadar üye olduğu, yine örgüt ile iltisakı bulunup KHK ile kapatılan Elbistan Eğitimciler Derneği'ne üye olduğu,
FETÖ terör örgütüne müzahir finans kuruluşu olan Asya Bank isimli finans kuruluşunda 25/01/2005 açılış tarihli hesabının bulunduğu, 2013 yılı Aralık ayında 16.599 TL, 2015 Haziran ayında 17.052 TL, 2015 yılı Eylül ayında 19.209 TL hesap hareketliliklerinin bulunduğu,
FETÖ terör örgütüne müzahir finans kuruluşu olan Asya Bank isimli bankaya bağlı kredi kartı ekstrelerinin incelenmesinde sanığın terör örgütü ile iltisaklı olan kuruluşlardan Işık Sigorta, NT Kırtasiye, Aksu Eğitim İşletmeleri, Asya Emeklilik, Cihan Medya Dağıtım lehine ödemeler yaptığının görüldüğü, Cihan Medya Dağıtım lehine düzenli ödemelerin sanığın Zaman gazetesine abone olduğunu gösterdiği,
Sanığın banka hesaplarındaki para hareketleri incelendiğinde hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçunda işlem yapılan kişiler ile para akışının sağlandığının görüldüğü,"
Sanık hakkında 28/09/2016 tarihli ihbarda; sanığın FETÖ üyesi olduğunun belirtildiği, ihbarcının alınan ifadesinde; sanığın öğretmen olduğunu, 2017 yılı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermeyin, HDP'ye oy verin şeklinde konuşmalar yaptığını, Fetullah Gülen hakkında olumlu konuşmalar yaptığını, Cumhurbaşkanının haksız olduğunu, Fetullah Gülen'i savunduğunu, etrafındakileri örgüte ait okullara çocuklarını kaydettirmeleri için yönlendirdiğini beyan ettiği,


Tanık Ali Rıza Ç..m alınan beyanında ; "Benim sanık Hacı Abdullah K....n ile akrabalık bağım yoktur, kendisi köylüm olur. Sanık 17/25 Aralık olayı sonrasında 16 Nisan 2017 refarandum seçimlerinde kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermeyin HDP'ye ve Selahattin Demirtaş'a oyunuzu verin şeklinde toplum içerisinde konuşuyordu böyle konuşması benim zoruma gitti. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 'ın çağrısı üzerine ben de vatandaşlık görevim olarak düşündüm ve Alo 156'yı aradım, sanığı Fetö'cü diye ihbar ettim. Sanık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fetö/PDY Terör örgütü hakkında haksız olduğunu, suçsuz yere bir çok insanı cezaevine attırdığını toplumda konuşurdu. Sanık Hacı Abdullah K....'ın yakın akrabaları bir anda devlet memuru oldu ve yükseldiler. Bu kişilere kendisinin yardımcı olduğunu söylerdi. Ben sanık Hacı Abdullah K...'ı tanıdığımdan bu yana yıllardır Fethullah Gülen'i savunurdu. Sanık Hacı Abdullah K....n'ın mahallede çevre sakinleri ile bir araya geldiğinde 15 Temmuz Darbe girişimini sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptırdığını, 15 Temmuz şehitlerimizi sayın Cumhurbaşkanımızın öldürttüğüne dair söylemlerini çevre sakinlerinden duydum. Sanık hakkında başkaca bir bilgim ve görgüm yoktur. Sanık Fetö'yü savunup PKK terör örgütüne oy verin deyince şehitlerimiz adına zoruma gittiği için sanığı ihbar ettim." dediği,
Tanık Mustafa Bozkurt alınan beyanında ; "Sanık benim uzaktan akrabam olur, sanık 11 yıldır Yeşilyöre´den öğretmenlik yapmıştı, 8 sene önce buradan ayrıldı, Çalıştığı dönem içerisinde ben hiç sanığın Fethullah Gülen hakkında konuştuğunu duymadım. Yine Ali Rıza Çam isimli şahsı da tanırım. Abdullah ile Ali Rıza Çam arasında bir şey yoktur ancak Ali Rıza´nın babası Abdullah'ların sülalesini pek sevmezler, babalarının araları iyi değildi. Ali Rıza sanığı sevmezdi, selam vermezlerdi." dediği,


Okul Müdür Yardımcısı Salman Malkoç'un alınan beyanında; sanığın Aktif Eğitim Sen'e üye olduğunu, öğretmenler odasında hükümet aleyhine konuşmalar yaptığını, idare olarak kendisini uyardıklarını beyan ettiği,


Tanık Salman M...ç alınan beyanında ; "Sanığı daha önce beraber çalışmamız nedeni ile tanırım. Sanık ile 2014 yılından darbe sürecine kadar birlikte çalıştık. Ben 2014 yılında Mehmet Gümüşer Lisesine atandım, atandığımda sanık orada çalışıyordu. Biz sanığın idare olarak Aktif Eğitim Sen üyesi olduğunu biliyorduk, FETÖ ile ilgili herhangi bir sözüne veya hareketine şahit olmadım. Sınıfta veya öğretmenler odasında, okulda hocamız ile ilgili herhangi FETÖ ile ilgili bir durum olmadı. Ben her ne kadar daha önceki ifademde sanığın öğretmenler odasında hükümet aleyhine konuştuğunu bizim de idare olarak Abdullah hocayı uyardığımız şeklinde geçmiş ise de böyle bir şey demedim, böyle bir şey hatırlamıyorum, emniyette başka bir öğretmen hakkında söylediğimiz husus kopyala yapıştır yapılırken sanık hakkında da geçmiş olabilir, kendisinin okul içerisinde FETÖ'yü övücü bir hareketine, hükümeti karalayıcı bir sözünü duymadım." dediği,


K.Maraş İl Emniyet Müdürlüğü'nün HTS analiz raporuna göre sanığın adına kayıtlı 0506 701 49 69 numaralı hat ile aralarında FETÖ/PDY örgüt üyeliğinden soruşturma ve kovuşturma yapılan 41 kişi ile telefonla görüştüğünün tespit edildiği,


Sanığın alınan ifadesinde; 2004-2009 yılları arasında Aksu Dershanesinde çalıştığını, Aktifsene üye olduğunu, Bankasya'da hesabının bulunduğunu, örgüt ile bağı olmadığını beyan ettiği,
Sanığın eylemlerinin bu haliyle silahlı terör örgütüne üyelik suçunun oluşmasına vücut vermeyeceği,sanığın örgüte müzahir sendikada üyelik kaydının bulunması ve dosyadaki hesap ekstrelerinden de anlaşılacağı üzere ,FETÖ/PDY terör örgütünün finansal organı olan Asya Bank isimli legal görünümlü ancak aşamalarda terör örgütünün yasadışı çıkarlarına hizmet eden finans kuruluşunda hesabının bulunması ve örgüt elebaşının talimatlarını karşılar nitelikte hesap hareketlerinin olması karşısında sanığın bu eylemlerinin FETÖ/PDY Terör Örgütü içinde ki hiyerarşik yapıya dahil olduğuna dair yeterli ve kesin delil olmasa da sanığın silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım ettiği anlaşılmakla;


Sanığın eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 314/2, 220/7, 53/1 ve 3713 sayılı kanunun 5/1 maddeleri gereğince tecziyesine,
Sanığın gözaltında geçirdiği sürelerin alacağı muhtemel cezadan mahsubuna " karar verilmesi şeklinde mütalaada bulunmuştur.

DELİLLER :
1-) Kahramanmaraş ili örgüt şeması,
2-) Bylock araştırma tutanağı,
3-) Bank Asya ve diğer bankalara ait hesap dökümü,
4-) HTS analiz raporu,
5-) Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürlüğünden gelen cevabi yazı,
6-) Sanığa ait yurt dışı giriş çıkış kayıtları, otel kayıtları,
7-) Mali Suçları Araştırma Kuruluna ait rapor,
8-) Mahkememizin 2018/424 E sayılı dosyasında Taner AY'ın beyanları ve dijital inceleme raporu,
9-) Sanık ve sanık müdafi tarafından sunulan dilekçeler ve ekindeki belgeler
10-) Kahramanmaraş İl Dernekler Müdürlüğünden gelen cevabi yazı,
11-) SGK kaydı
12-) Arama ve el koyma karar ve tutanakları
13-) Sanığa ait nüfus ve adli sicil kayıtları,
14-) Tanık beyanları, teşhis tutanakları


TANIK ALİ RIZA Ç...´IN KOLLUK AŞAMASINDA VERMİŞ OLDUĞU BEYANINDA: "Ben Hacı Abdullah K....n isimli şahsı aynı köyde yaşadığımızdan dolayı tanırım. Benim bildiğim kadarıyla öğretmendi. Hacı Abdullah K....n isimli şahıs 17/25 Aralık olayı sonrasında 16 Nisan 2017 refarandum seçimlerinde kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermeyin HDP'ye ve Selahattin Demirtaş'a oyunuzu verin şeklinde toplum içerisinde konuşuyordu böyle konuşması benim zoruma gitti. Yine toplum içerisinde Fetullah Gülen'in iyi bir insan olduğunu, çocuklarımızın eğitimi konusunda eğer Fetullah Gülen'in okulunda okutmak istersek yardımcı olacağını söylüyordu. Hacı Abdullah K....n Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fetö/PDY Terör örgütü hakkında haksız olduğunu, suçsuz yere bir çok insanı cezaevine attırdığını toplumda konuşurdu. Hacı Abdullah K....'ın yakın akrabaları bir anda devlet memuru oldu ve yükseldiler. Bu kişilere kendisinin yardımcı olduğunu söylerdi. Ben Hacı Abdullah K....'ı tanıdığımdan bu yana yıllardır Fethullah Gülen'i savunurdu. Hacı Abdullah K.....'ın mahallede çevre sakinleri ile bir araya geldiğinde 15 Temmuz Darbe girişimini sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptırdığını, 15 Temmuz şehitlerimizi sayın Cumhurbaşkanımızın öldürttüğüne dair söylemlerini çevre sakinlerinden duydum. Ben bu şahsın araştırılarak gerekli işlemlerin yapılmasını istiyorum." dediği,


TANIK ALİ RIZA Ç....´IN TALİMAT YOLU İLE ALINAN BEYANINDA " Benim sanık Hacı Abdullah K....n ile akrabalık bağım yoktur, kendisi köylüm olur. Sanık 17/25 Aralık olayı sonrasında 16 Nisan 2017 refarandum seçimlerinde kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermeyin HDP'ye ve Selahattin Demirtaş'a oyunuzu verin şeklinde toplum içerisinde konuşuyordu böyle konuşması benim zoruma gitti. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 'ın çağrısı üzerine ben de vatandaşlık görevim olarak düşündüm ve Alo 156'yı aradım, sanığı Fetö'cü diye ihbar ettim. Sanık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fetö/PDY Terör örgütü hakkında haksız olduğunu, suçsuz yere bir çok insanı cezaevine attırdığını toplumda konuşurdu. Sanık Hacı Abdullah K....n'ın yakın akrabaları bir anda devlet memuru oldu ve yükseldiler. Bu kişilere kendisinin yardımcı olduğunu söylerdi. Ben sanık Hacı Abdullah K.....'ı tanıdığımdan bu yana yıllardır Fethullah Gülen'i savunurdu. Sanık Hacı Abdullah K....'ın mahallede çevre sakinleri ile bir araya geldiğinde 15 Temmuz Darbe girişimini sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptırdığını, 15 Temmuz şehitlerimizi sayın Cumhurbaşkanımızın öldürttüğüne dair söylemlerini çevre sakinlerinden duydum. Sanık hakkında başkaca bir bilgim ve görgüm yoktur. Sanık Fetö'yü savunup PKK terör örgütüne oy verin deyince şehitlerimiz adına zoruma gittiği için sanığı ihbar ettim ." dediği,


TANIK MUSTAFA B....T´UN 12/02/2019 TARİHLİ CELSEDE ALINAN BEYANINDA: " Sanık benim uzaktan akrabam olur, sanık 11 yıldır Yeşilyöre´den öğretmenlik yapmıştı, 8 sene önce buradan ayrıldı, Çalıştığı dönem içerisinde ben hiç sanığın Fethullah Gülen hakkında konuştuğunu duymadım. Yine Ali Rıza Ç... isimli şahsı da tanırım. Abdullah ile Ali Rıza Ç.... arasında bir şey yoktur ancak Ali Rıza´nın babası Abdullah'ların sülalesini pek sevmezler, babalarının araları iyi değildi. Ali Rıza sanığı sevmezdi, selam vermezlerdi." dediği,


TANIK SALMAN MALKOÇ'UN KOLLUKTA ALINAN BEYANINDA: " Edebiyat öğretmeniydi, 17 Temmuz 2016 tarihinde açığa alındı, Aktifsen ´e üye olduğu için açığa alındı, sonrasında ihraç edildi, uzun süredir bizim okulda görev yapıyordu, bu sendikadan istifa etmedi, öğretmenler odasında bir kaç kez hükümet aleyhine konuşmalarına tanık olduk, idare olarak uyardık, bunun dışında illegal faaaliyetine tanık olmadım." dediği,


TANIK SALMAN M.....´UN 12/02/2019 TARİHLİ CELSEDE ALINAN BEYANINDA: " Sanığı daha önce beraber çalışmamız nedeni ile tanırım. Sanık ile 2014 yılından darbe sürecine kadar birlikte çalıştık. Ben 2014 yılında Mehmet Gümüşer Lisesine atandım, atandığımda sanık orada çalışıyordu. Biz sanığın idare olarak Aktif Eğitim Sen üyesi olduğunu biliyorduk, FETÖ ile ilgili herhangi bir sözüne veya hareketine şahit olmadım. Sınıfta veya öğretmenler odasında, okulda hocamız ile ilgili herhangi FETÖ ile ilgili bir durum olmadı.
Ben her ne kadar daha önceki ifademde sanığın öğretmenler odasında hükümet aleyhine konuştuğunu bizim de idare olarak Abdullah hocayı uyardığımız şeklinde geçmiş ise de böyle bir şey demedim, böyle bir şey hatırlamıyorum, emniyette başka bir öğretmen hakkında söylediğimiz husus kopyala yapıştır yapılırken sanık hakkında da geçmiş olabilir, kendisinin okul içerisinde FETÖ'yü övücü bir hareketine, hükümeti karalayıcı bir sözünü duymadım." şeklindeki beyanları dosya içerisinde delil olarak mevcuttur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Sanık hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla mahkememize kamu davası açıldığı, atılı suçun unsurları itibarıyla sanık açısından sübut bulup bulmadığının anlaşılabilmesi için öncelikle terör tanımının ve silahlı terör örgütünün ne olduğunun ortaya konulması gerekmektedir.


A- Silahlı Terör Örgütü ve Örgüt Üyeliği Suçu
713 sayılı TMK 1 ve 7/1 ve TCK 314 ve 220 nci maddelerinde yer alan düzenlemeler kapsamında; terör örgütü; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemleri yapmayı amaç edinen, kendi içerisinde hiyerarşik bir yapısı olan bir suç örgütüdür.
Ayrıntıları Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 24.04.2017 gün, 2015/3 Esas ve 2017/3 sayılı kararında ve dairece de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere; terör örgütü üyeliği; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi, örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.


Terör örgütüne üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak; Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 26.10.2017 gün, 2017/1809 Esas ve 2017/5155 sayılı kararında da ifade edildiği üzere; niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır. Örgüte üye olmak fiili bir katılma olup örgüte üye olmak için yöneticilerinin rızasının varlığına gerek yoktur, tek taraflı irade ile bile örgüte katılmak mümkündür. Bu nedenle örgüt üyeliğinin oluşumunda temel ölçü, kişinin rızasıyla örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmasıdır. Örgütle organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağdır.


Bu açıklamalar kapsamında; terör örgütü üyesi, örgütün amacını bilerek ve bu amacı benimseyerek örgüte giren, bu örgüt ile organik bağ içerisinde olan, örgütün hiyerarşik yapısında yer alan ve bu suretle örgüt tarafından verilecek emir ve talimatları yerine getirmeye koşulsuz olarak hazır olan kişidir.


Silahlı Terör Örgütüne Bilerek ve İsteyerek Yardım Etme
5237 sayılı TCK 220/7’ye göre; Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir. Maddede örgüte hâkim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişinin, örgüt üyesi kabul edilerek cezalandırılması öngörülmüştür. TCK’nin 220/7’nci maddesinde “...örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, …cezalandırılır.” şeklindeki düzenlemesi ile örgüte yardım etmek fiillerden birisini işleyen herhangi bir “kimsenin suçun faili olabileceğini” belirtmiştir. Suçun faili Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabileceği gibi yabancı ülke vatandaşı da olabilir. Madde herhangi bir ayırım yapmamıştır. Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek bu suçun maddi unsurunu oluşturur. Yardım; evinde yemek yedirme, yol gösterme, bilgi vermeden barınma yeri sağlama şeklinde olabilir. Kişi silah sağlayarak örgüte yardım ediyorsa artık TCK’nın 220/7’nci maddesi gereğince değil, TCK’nın 315. maddesine göre cezalandırılacaktır. Bu suçun meydana gelebilmesinin ön koşulu yardımın örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmadan yapılmasıdır. Örgütle organik bir bağ içinde hiyerarşik yapıya dâhil olarak yardım fiili gerçekleştiriliyorsa suç, örgüte yardım suçu değil, örgüt üyeliği suçudur. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, kişinin yasa dışı örgüte kesintisiz, sürekli, uzun zaman devam eden, çeşitlilik gösteren bir yardımı olmuş ve bu eylemleri belli bir yoğunluğa ulaşmışsa bu husus o kişinin örgütle organik bağ içerinde olduğuna karine kabul edilir ve örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüte bir kere dahi bilerek yardım edilmesiyle yardım suçu oluşur. Yardımın örgüte yapılması gerekir. Kişi yakınını örgütten kurtarmak için kırsala çıkıp örgütün bilgisi ve inisiyatifi dışında alıp getiriyor ve saklıyorsa örgütün amacını gerçekleştirebilmesine yönelik bir yardımdan söz edilemeyeceğinden örgüte yardım suçu yoktur. TCK’nın diğer düzenlemelerindeki bir maddeyi ihlal varsa ancak o düşünülebilir. Örgüte yardım suçunun oluşabilmesi için örgüt çağrısı gerekmemektedir. Genel kasıt yeterli değildir. Özel kasıt ile işlenilen bir suçtur. Fail, örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlama kastıyla hareket etmelidir. Silahlı terör örgütlerine yardım suçunda yardım fiili, örgütün bizzat kendisi veya mensupları lehine gerçekleştirilebilir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31.10.2012 tarih ve 2012/1234 Esas, 2012/1825 sayılı kararında da belirtildiği gibi, yardımın mutlaka örgüte ulaşması, sonuç vermesi gerekmez ve her bir fail, örgütçe verilen veya kendiliğinden üstlenilen görev kapsamında kendi fiilinin gerçekleştirilmesinden sorumlu olacaktır.


Ayrıca Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 20.12.2017 tarih ve 2017/1862 Esas -2017/5796 Karar sayılı içtihadında özetle; para yatırma faaliyetlerinin silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi karşısında örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığının, konusu suç oluşturmayan ancak örgüt liderinin talimatı doğrultusunda amaca hizmet eden faaliyetlerin yardım suçunu oluşturacağının belirtildiği anlaşılmıştır.


B- FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ve Örgüte Yardım Etme Suçu
Terör ve terör örgütünün ceza mevzuatımızdaki yeri özet olarak izah edildikten sonra FETÖ/PDY'nin hukuki konumu incelendiğinde; Yargıtay 16. Ceza Dairesi ilk derece mahkemesi sıfatıyla vermiş olduğu 24.04.2017 gün, 2015/3 Esas ve 2017/3 sayılı kararıyla FETÖ/PDY'yi; küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olarak; Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devletini ve varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzeninin bozmak amacıyla kurulmuş, 3713 sayılı Kanunun 1. Maddesinde tanımlanan, amaca ulaşmak için silah başta olmak üzere her türlü cebir ve şiddeti araç olarak kullanan, 5237 sayılı TCK'nın 314/-2 maddesi kapsamında silahlı bir terör örgütü olarak tanımlanmıştır.
Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 26.09.2017 tarihli 2017/16.MD-956 Esas, 2017/370 sayılı kararıyla FETÖ/PDY silahlı terör örgütünü, paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı haline getiren; siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma tasavvuruna sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden; bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyip güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı şiar edinen; bir istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar kullanıp böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyüyüp güçlenen, bir yandan da kendi mensubu olmayanları düşman olarak görüp mensuplarını motive eden; "Altın Nesil" adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle devlete tabandan tavana sızan; bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını çeşitli hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden; böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan; casusluk faaliyetlerini de bünyesinde barındıran atipik/suigeneris bir terör örgütü olarak tanımlamıştır.


Bu açıklamalar doğrultusunda; FETÖ/PDY'nin nihai amacı, devletin anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olan, bu amaca ulaşmak için her yolu mübah gören, sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen gösteren, toplumun dini duygularını istismar ederek ‘Himmet’ adı altında topladığı finans kaynaklarından beslenen, istişare kurulu, ülke, bölge, il, ilçe, semt, ev imamları gibi hiyerarşik bir yapı içeren, insan gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanıp devletin kurumlarına (yasama, yürütme, yargı erklerini) sızarak ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek ve siyasi/sosyal konularda kendi düşünce ekseni etrafında bir kamuoyu oluşturmak, tüm toplumu hedef alıp kendi anlayışınca terbiye etmek, karar alıcı ve politikacıları etkilemek, ulusal ve uluslararası politikalara yön vermeyi amaçlayan, cemaat, camia, hizmet hareketi, mahrem yerler, mahrem hizmet, imam, tedbir, ışık evi, çalışma evi, hususi (özel) evler, hücre tipi yapılanma, himmet, kutsal hoca payı, istişare, tart, şefkat tokadı, abi, ablalık, sadakat testi, kafalama, parlatma, mahrem toplantı, fetih, fethetme, fetih okutma, altın nesil, mütevelli toplantısı gibi kendine münhasır terminolojisi olan silahlı bir terör örgütü olduğu anlaşılmıştır.
FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün; kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suiistimal ederek "himmet" adı altında topladığı finans ile yurtiçi/yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda insan yetiştirmek, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgüt ideolojisi çerçevesinde kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek, uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek, devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızarak yurt, okul, dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirmek, devlet dışında kendisine bağlı bir ekonomik sistem kurmak, şirket birlikleri ve konfederasyonlar kurarak zenginler kulübü oluşturarak ulusal ve uluslararası ticarette söz sahibi olmaya çalışmak, sendika, dernek, şirket, federasyon, vakıf ve benzeri gibi sivil toplum kuruluşları kurup ya da bu tür kuruluşları destekleyerek üyelerinde mensubiyet duygusunu pekiştirmek stratejisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. FETÖ/PDY'nin mezkur stratejisi doğrultusunda elde edilen gelir ve aidatlar örgüte önemli bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. FETÖ/PDY örgütünün finans kaynağının kurutulması için bilerek ve isteyerek örgüte yardım yapıldığının (silah temini, fon sağlama veya diğer şekillerde) tespit edilmesi halinde bu eylemlerin cezalandırılması gerekmektedir.

BU KAPSAMDA YAPILAN YARGILAMA NETİCESİNDE;
1-) Dosya arasındaki delillerden sanığa ait Bank Asya hesap hareketleri çözümü teknik ve özel bir bilgiyi gerektirecek bir husus olmadığı değerlendirilerek bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiş, sanığın hesap hareketleri mahkememizce incelenmiştir.


Sanığın mezkur banka nezdindeki ilk hesap açılış tarihinin 25/01/2005 tarihinde olduğu, 2014 yılı öncesinde de vadeli ve vadesiz mevduat hesaplarının bulunduğu, bilhassa 22/07/2013 tarihinde 16.250 TL tutarında katılım hesabı açtırdığı, aylık bazda bakiye mevduat değerlerine bakıldığında 2014 Ocak ayı ve devamında 2013 Aralık ayı ve öncesine göre dikkat çekici bir artışın olmadığı (2013 Aralık 16.598,58- 2014 Ocak 16.678,72- 2014 Şubat 16.771,34) bu bakımdan sanığın 2014 yılı ve öncesinde mezkur bankada rutin bankacılık işlemleri gerçekleştirdiği saptanmıştır. Örgütün ikinci talimat dönemine denk gelen 2014 yılının Ağustos ayı sonu ve Eylül ayında bakiye mevduatında ciddi bir artışın olmadığı, bunun yanı sıra örgütün ilk ve ikinci talimat dönemlerinde herhangi bir katılım hesabı açma ve hurda altın yatırma işlemlerinin olmadığı anlaşılmıştır. Sanığın mezkur bankada 13/02/2015 ve 22/04/2015 tarihlerinde katılım hesapları açtırdığı görülmüş ise de bu tarihler itibari ile de örgüt liderinin talimatı doğrultusunda hareket ettiğinin söylenemeyeceği, nitekim 22/04/2015 tarihli hesabın 22/07/2013 tarihinde açılan önceki katılım hesabının devamı şeklinde olduğu, 13/02/2015 tarihli katılım hesabının da hesap kapanış tarihinin bankanın yönetiminin Devlet kontrolüne geçmesinden yaklaşık beş ay sonra gerçekleştiği, bütün bunların yanı sıra sanığın Bank Asya'nın idaresinin tamamen TMSF'ye devredildiği 29/05/2015 tarihinden sonra da 02/09/2015 ve 18/11/2015 tarihinde katılım hesapları açtırdığı, 2015 Eylül ayı itibari ile bakiye mevduat değerinin 19.208,96 TL'ye ulaştığı görülmüş olup, sanığın söz konusu bankada rutin bankacılık faaliyet değerinin 19.208,96 TL'ye ulaştığı görülmüş olup, sanığın söz konusu bankada rutin bankacılık faaliyeti kapsamında işlemlerde bulunduğu, örgüt talimatı ile uyumlu olabilecek bir eyleminin her türlü şüpheden uzak bir biçimde söylenemeyeceği değerlendirilmiştir.


2-) Sanığın Bank Asya kredi kartı ekstresi incelendiğinde 2014 yılı sonrasında da devam eden Cihan Medya Dağıtım, N-T Kahramanmaraş şeklinde harcama işlemlerinin olduğu, söz konusu harcama işlemlerinin örgütün yayın organı Zaman gazetesi aboneliğine ilişkin olduğu, sanığın savunmasında Cihan Medya olarak geçen harcamaların zaman zaman aldığı Zaman gazetesine ilişkin olduğunu söylemiştir. Sanığın Zaman gazetesine abone olma şeklindeki eyleminin örgütsel iltisakı noktasında dikkat çekici olması karşısında Yargıtay içtihatları istikametinde (Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 2017/1809 E, 2017/5155 K. İlamı da nazara alınarak) örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği, tek başına sanığın cezalandırılmasına yönelik delil mahiyetinde olmadığına kanaat getirilmiştir.


3-) Dosya arasında yer alan kayıtlardan sanığın örgütle iltisaklı olduğu için OHAL KHK'ları ile kapatılan Aktif Eğitimciler Sendikası'na üyeliğinin bulunduğu, yine KHK ile kapatılan Elbistan Eğitimciler Derneği'ne üye olduğu anlaşılmıştır. Sanık savunmasında Elbistan Eğitimciler Derneği'ne üye olduğunu kabul etmemiş, Aktif-Sen'e ise üye olduğunu, sendikanın herhangi bir faaliyetine katılmadığını ve sendikanın yapı ile bağlantılı olduğunu bilmediğini söylemiştir. Dosyada yer alan diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanığın örgüte müzahir sendikaya üye olma şeklindeki eylemi Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin '' örgüte müzahir sendikaya üye olmak şeklindeki eylemlerinin sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek'' şeklindeki 2017/2323 E, 2018/958 K. Sayılı ilamı da nazara alındığında aleyhine delil olarak kabul edilmemiştir.


4-) Mahkememiz'in 2017/424 E. Sayılı dosyasındaki Taner Ay isimli sanığın dijital materyal inceleme raporunda yer alan fotoğraflarda sanığın da bulunduğu, bu fotoğraflarda birkaç erkek şahsın, FETÖ yapılanmasında, genelde sohbetler sırasında yenen "maklube" adı verilen yemeği yediklerinin görüldüğü, sanığın söz konusu fotoğraflara ilişkin olarak alınan savunmasında fotoğraflardaki kişilerin aynı okulda çalıştığı kişiler olduğunu, bu ortamın okuldaki arkadaşları ile zaman zaman kendi aralarında yaptıkları toplantılar ve sohbetler olduğunu, bu sohbetlerin yapı ile alakalı olmadığını, "maklubemizi, yemeğimizi yedik, çayımızı içtik, burada devletimize, milletimize karşı bir şey yapmadık." dediği, söz konusu delilin tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın cezalandırılmasına yönelik bir mahiyette kabul edilemeyeceği, örgütsel eylem kapsamında örgütün nihai amacını bilerek hareket ettiğine dair tam bir saptamanın bu delil itibariyle yapılamayacağı değerlendirilmiştir.


5-) Mahkememizce talimat yolu ile tanık olarak dinlenen ihbarcı Ali Rıza Ç...'ın beyanında özetle, sanığın toplum içerisinde Recep Tayyip ERDOĞAN'a oy vermeyin, HDP'ye ve Selahattin DEMİRTAŞ'a oy verin şeklinde konuştuğunu, Cumhurbaşkanı'nın FETÖ terör örgütü hakkında haksız olduğunu, suçsuz yere birçok insanı cezaevine attırdığını konuştuğunu, sanığı tanıdığından bu yana örgüt liderini savunduğunu belirtmiştir. Sanık savunmasında Ali Rıza Ç...'ın beyanlarının iftiraya dayalı sözler olduğunu, Cumhurbaşkanı'na karşı bu şekilde bir ifadede bulunmadığını, Ali Rıza Ç.... ile aralarında babasına karşı geçmişten gelen ve öldürmeye gidecek kadar husumet olduğunu söylemiştir. Mahkememizce tanık olarak dinlenen Mustafa B......'un beyanlarında tanık Ali Rıza ile sanık Abdullah'ın babalarının arasının iyi olmadığını, tanık Ali Rıza'nın sanığı sevmediğini, selam vermediğini belirtmiştir. İhbarcı tanığın beyanlarının her türlü şüpheden uzak açık ve net bir olguya dayanmadığı, söz konusu isnatların sanığın örgüte sempati duyduğuna yönelik kanaatten ileri gidemeyeceği anlaşılmış olup, söz konusu tanık ile sanık arasında husumet bulunduğuna dair iddia ve anlatımların olduğu görülmüş ise de mezkur tanık beyanına sanığın örgüte sempati duyduğuna dair kanaat karşısında hukuken önem atfedildiği, zira bu hususun dosyada yer alan diğer delillerle de desteklendiği anlaşılmıştır.


6-) Sanığın çalıştığı okulun müdürü olan Salman M......'un 28/10/2016 tarihli bilgi sahibi sıfatıyla verdiği beyanında sanığın sendikadan istifa etmediğini, öğretmenler odasında hükumet aleyhine konuşmalarına tanık olduğunu ve kendisini bu hususta idare olarak uyardıklarını, bunun dışında herhangi bir bilgiye sahip olmadığını söylemiş ise de Mahkememiz huzurunda alınan beyanında sanığın FETÖ ile ilgili herhangi bir sözüne veya hareketine şahit olmadığını söylemiş, her ne kadar önceki ifadesinde sanığın hükumet aleyhine konuştuğunu ve idare olarak sanığı uyardıkları şeklinde beyanlar geçmiş ise de kendisinin böyle bir şey söylemediğini ve böyle bir şey hatırlamadığını, emniyette başka bir öğretmen hakkında söylediklerinin kopyala yapıştır sonucu geçmiş olabileceğini söylemiştir. Tanığın önceki beyanının bilgi sahibi sıfatıyla alındığı ve mahkememiz huzurunda doğrulanmadığı, kaldı ki tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde söz konusu isnatlar sanığın örgüte sempati duyduğuna dair kabulü mümkün kılmaktaysa da örgütsel eylem noktasında cezalandırılmasına ilişkin delil olamayacağı dikkate alınmıştır.


7-) Dosya içinde bulunan HTS analiz raporuna göre sanığın hakkında FETÖ/PDY'den işlem yapılan kişilerle iletişim kaydının bulunduğu görülmüş ise de içeriği tespit edilemeyen bu görüşmelerin dosya kapsamındaki diğer delillerde göz önüne alındığında tek başına sanık aleyhine delil olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.


Açıklanan tüm bu nedenlerle; Sanığın davaya konu eylemleri Yargıtay Kararları kapsamında değerlendirildiğinde, sanığın örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde her türlü şüpheden uzak bir delilin bulunmadığı, sanığın mevcut eylemlerinde örgüte sempati duyduğu anlaşılmış ise de örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek, sanığın terör örgütü ile organik bağ içerisinde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylem ve faaliyetlerinin olduğuna ve atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter derecede her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı delilin bulunmadığı, bu eylemlerin "Üye olmamakla birlikte terör örgütüne yardım etme" suçuna da vücut vermeyeceği, sanığın Bank Asya'nın desteklenmesi yönünde örgütün talimat dönemlerinde dikkat çekici, hesap hareketlerinde olağan dışı olarak değerlendirilebilecek herhangi bir mevduat, kıymetli maden vb yatırmadığı, şüpheden sanığın yararlanacağına ilişkin evrensel ceza hukuku ilkesi de gözetilerek bu şüphenin sanık lehine yorumlanması gerektiği kanaatine varılarak, eylemin "terör örgütüne üye olma" suçu ve "üye olmamakla birlikte terör örgütüne yardım etme" suçunu da oluşturmadığının kabulü ile açıklanan gerekçeler ışığında sanığın müsnet suçtan 5271 sayılı CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurma cihetine gidilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

1-Her ne kadar sanık Hacı Abdullah K......N hakkında "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak" suçundan TCK'nın 314/2, 3713 Sayılı Yasanın 5, TCK'nın 53/1, 58/9, 63. maddeleri gereğince cezalandırılması talebi ile mahkememize kamu davası açılmış ise de; yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeni ile CMK’nun 223/2-e maddesi gereğince sanığın BERAATİNE,
2-Sanık hakkında uygulanmakta olan CMK 109/3-a maddesi gereğince yurt dışına çıkmama şeklindeki adli kontrol tedbirinin KALDIRILMASINA, bu hususta Kahramanmaraş Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ve diğer ilgili yerlere müzekkere yazılmasına,
3-Sanık yönünden yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
4-Sanığın gözaltında kaldığı anlaşıldığından 5271 sayılı CMK 141 ve devamı maddeleri uyarınca ikameti Ağır Ceza Mahkemesinde kararın kesinleştiğinin tebliğinden itibaren 3 ay, her halde kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde tazminat talep edebileceğinin sanığa bildirilmesine (bildirildi),
Dair, yüzüne karşı verilenler yönünden tefhim tarihinden itibaren 7 GÜN içerisinde mahkememize yada en yakın mahkemeye dilekçe vermek veya zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanı zapta geçirtmek suretiyle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere (kanun yoluna başvurulmadığı takdirde karar kesinleşecektir), C.Savcısının huzurunda isteme aykırı olarak, sanık ile sanık müdafisinin yüzlerine karşı, oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
05/04/2019

vergi-cezasinin-kaldirilmasi-davasi

                                 Vergi Dairesi, takdir komisyonu kararına istinaden 2017/12 dönemine ilişkin olarak adına tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinin 106,000,00 TL; Engelli Sağlık Kurulu'nun 22.03.2016 tarihli raporuna göre %92 oranında engelli olduğu, trafik ekiplerince aracın amacı dışında kullanıldığına ilişkin olarak düzenlenen tutanak esas alınarak yapılan tarhiyatın haksız ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek müvekkil aleyhine Vergi Dairesince düzenlenen 106,000,00 TL lik vergi cezasının KALDIRILMASI için açmış olduğumuz dava da Yerel Mahkemece davamız KABUL edilerek VERGİ CEZASININ KALDIRILMASINA karar verilmiştir. Yerel Mahkemenin gerekçeli kararı aşağıda gösterilmiştir. Sevgili okuyucularımız ve meslektaşlarımız yararlanabilirler. Sevgilerle....

 

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/299 Esas
KARAR NO : 2019/573 Karar

DAVACI :  HÜSEYİN Ç.........I
VEKİLİ : AV. ÖMER FARUK ARDIÇ
İsmetpaşa Mah. 36010 Sok. Gülpak 2Apt. K.3 No:5
Dulkadiroğlu/KAHRAMANMARAŞ

DAVALI : K.MARAŞ VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ
VEKİLİ : AV. Z...... .........
Vergi Dairesi Başkanlığı Hukuk Bürosu ......../K.MARAŞ

 

DAVANIN ÖZETİ :Davacı tarafından, 08.05.2019 tarih ve 214 sayılı takdir komisyonu kararına istinaden 2017/12 dönemine ilişkin olarak adına tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinin; Engelli Sağlık Kurulu'nun 22.03.2016 tarihli raporuna göre %92 oranında engelli olduğu, davacı adına özel tüketim vergisinden muaf olarak alınan aracın kullanılması için ailede ehliyeti olan kimse olmadığından Murat T.....'a aracı kullanma ve diğer yetkilere ilişkin olarak vekaletname verildiği, trafik ekiplerince aracın amacı dışında kullanıldığına ilişkin olarak düzenlenen tutanak esas alınarak yapılan tarhiyatın haksız ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.

 

SAVUNMANIN ÖZETİ : Beşiri Kaymakamlığı İlçe Emniyet Amirliği Trafik Denetleme Büro Amirliği polis ekipleri tarafından 12.04.2019 tarihinde tutulan tutanakla 09 HU 772 plakalı aracın engelli aracı olduğu ve Aleyna Çınaklı adına kayıtlı olduğu, araç sürücüsünün Bayram T...... olduğu, abisi Murat'ın aracı kullanmaya yetkisi olduğu, polis ekiplerince aracın engelli davacı için kullanılmadığının tespit edildiği, Aksu Vergi Dairesi Müdürlüğü'nce takdir komisyonuna sevk edildiği, 08.05.2019 tarih ve 214 sayılı takdir komisyonu kararı ile 106.991,53-TL matrah takdir edildiği, davacı adına vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatı yapılarak 18.05.2019 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.


TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Kahramanmaraş Vergi Mahkemesi'nce, duruşma için önceden belirlenen 08/11/2019 tarihinde ve saat 10:00'da vergi mahkemesi duruşma salonunda toplanıldı. Davacı vekili Av. Ömer Faruk Ardıç ile davalı idarenin vekili Av. G.......'ın geldiği görülerek açık olarak başlanan duruşmada taraf vekillerine usulüne uygun söz verildikten ve dava dosyası incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı tarafından 08.05.2019 tarih ve 214 sayılı takdir komisyonu kararına istinaden 2017/12 dönemine ilişkin olarak adına tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinin kaldırılması istemiyle açılmıştır.


213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) fıkrasında; vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, gerçek mahiyetin, yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia edene ait olduğu düzenlenmiş, 30. maddesinde; resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmış, maddenin vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı halleri düzenleyen bentleri arasında sayılan defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması ve de tutulması zorunlu olan defterlerin ve verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması halleri re'sen tarh sebebi olarak öngörülmüş, aynı Kanun'un 134. maddesinde ise; vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, saptanması ve sağlanması olduğu, aynı Kanun'un 341. maddesinde vergi ziyaı tanımlandıktan sonra 344. maddesinin 1. fıkrasında; 341. maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği, 2. fıkrasında ise; vergi ziyaına 359. maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacağı kurala bağlanmıştır.


4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun "Diğer İstisnalar" başlıklı 7. maddesinin 2. bendinde; (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tabi mallardan 87.03 (hesaplanması gereken özel tüketim vergisi ve diğer her türlü vergiler dahil bedeli 200.000 TL’yi aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, engellilik oranı % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından, beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabının vergiden müstesna olduğu hükmüne yer verilmiştir.


Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği'nin 1.5. Ortak Hususlar başlığı altında; engelli kişinin aracı bizzat kullanmasının mümkün olmaması halinde sürekli olarak istifadesine sunulmuş olmasının gerektiği, taşıtın zorunlu sebepler dışında, engelli tarafından bizzat kullanılmadığının veya engellinin taşıtı bizzat kullanamayacak durumda olması halinde taşıtın bariz bir şekilde engellinin istifadesine sunulmadığının tespiti halinde istisna şartlarının ihlal edildiğinin kabul edileceği, ve ilk iktisapta ödenmeyen özel tüketim vergisinin, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte malul veya engelliden aranacağı hükmüne yer verilmiştir.


Dava dosyasının incelenmesinden; adına 22.03.2016 tarihli özürlü sağlık kurulu raporu ile %92 oranında sürekli olarak engelli olduğuna dair rapor bulunan davacı küçük adına 09 HU 772 plakalı 2017 model Volkswagen Passat marka aracın 19.12.2017 tarihli fatura ile özel tüketim vergisinden muaf olarak satın alındığı ve davacı adına 25.12.2017 tarihinde adına tescil edildiği, anılan engelli aracı için Aydın 2. Noterliği'nce düzenlenen 03.01.2018 tarih ve 00153 yevmiye no'lu vekaletnameyle aracı kullanmak ve belirtilen diğer işleri yapmak üzere (muayene, teslim, plaka almak, kayıt ve tescil vs.) Murat Toprak'ın yetkilendirildiği, Beşiri Kaymakamlığı İlçe Emniyet Amirliği Trafik Denetleme Büro Amirliği Polis Ekiplerince yapılan uygulama sırasında 12.04.2019 tarihinde tutulan tutanakla; 09 HU 772 plakalı araç içerisinde üç kişinin bulunduğu, sürücüsünün Bayram T.... olduğu, Bayram T.....'ın aracın engelli aracı olduğu ve dayısının kızı olan Aleyna Ç.... adına kayıtlı olduğu, aracı kullanmak üzere abisi Murat T..... adına düzenlenmiş vekaletnameleri bulunduğunu beyan ettiği, yapılan bilgilendirmeden sonra aracın yetkili Murat T.....'a teslim edildiği, 09 HU 772 plakalı aracın engelli kişi için kullanılmadığı, asıl amacının dışında kullanıldığının tespit edildiği, durumun Aksu Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne bildirilmesi üzerine davacının takdir komisyonuna sevk edildiği, 08.05.2019 tarih ve 214 sayılı takdir komisyonu kararı uyarınca engelli aracı olarak tescil edilen davacıya ait 09 HU 772 plakalı aracın amacı dışında kullanıldığından bahisle 106.991,53-TL matrah takdir edildiği, anılan takdir komisyonu kararına istinaden bir kat vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatı yapılarak davacı adına 09.05.2019 tarih ve 2019050913a....03 sayılı vergi/ceza ihbarnamesinin düzenlenerek davacıya 18.05.2019 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, kaldırılması istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

 

Olayda, mevzuat hükümlerinden de anlaşıldığı üzere, engelli şahsın muafiyet hükümleri çerçevesinde aldığı aracı bizzat kullanamaması halinde sürekli olarak istifadesine sunulmuş olmasının gerektiği, engellinin taşıtı bizzat kullanamayacak durumda olması halinde taşıtın bariz bir şekilde engellinin istifadesine sunulmadığının tespiti halinde istisna şartlarının ihlal edildiğinin kabul edileceği ve ilk iktisapta ödenmeyen özel tüketim vergisinin, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte malul veya engelliden aranacağı, somut olayda ise yapılan tarhiyatın dayanağının Trafik Denetleme Büro Amirliği Polis Ekiplerince yapılan uygulama sırasında tutulan 12.04.2019 tarihli tutanak olduğu, başkaca bir tespit ya da tutanağın mevcut olmadığı, bu haliyle taşıtın bariz şekilde engellinin istifadesine sunulmadığına dair yeterli araştırma ve somut tespitin yapılmadığı, süreklilik gösterecek şekilde başkaları tarafından kullanıldığının yeterli araştırma ve tespitle ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.


Bu durumda 08.05.2019 tarih ve 214 sayılı takdir komisyonu kararına istinaden davacı adına tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.


Açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne, davacı adına tarh edilen dava konusu bir kat vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinin kaldırılmasına, aşağıda dökümü yapılan 142,90-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 1.962,00-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta avansının talep edilmemesi halinde kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, 08/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Page 3 of 9

Müvekkillerimiz Ne Diyor ?